Yunanistan Komünist Partisi Merkez Komitesi 17 Haziran ’da seçim sonuçlarını değerlendirdi
19.06.2012
Yunanistan Komünist Partisi (KKE) Merkez Komitesi (MK) 18 Haziran 2012 günü toplandı ve 17 Haziran seçimlerinin sonuçlarına ve seçim sonrası gelişmelere ilişkin ilk değerlendirmesini yayımladı. MK’nın konumu parti birimlerinde, KNE örgütlerinde, Parti destekçileri, dostları ve Parti doğrultusunda siyasi faaliyet yürüten insanlar ile yapılan toplantılarda önerilerin toplanması amacıyla tartışılacaktır. MK, değerlendirmesini her iki seçim (Mayıs-Haziran) üzerine görüşlerin, önerilerin ve gözlemlerin toplanması ertesinde yapacaktır ve bu değerlendirme partinin acil görevlerini de belirleyecektir.
A. Seçim Sonuçlarına İlişkin Temel Değerlendirme
MK, ilk değerlendirmesini şu şekilde özetler ve tartışmaya sunar:
Seçim sonucu Yunanistan’daki kapitalist iktisadi krizin sonuçları tarafından ciddi zararlar gören halk için olumsuzdur. Aşağıdaki olumsuz öğeler görünür durumdadır:
KKE’nin önemli oy kaybı, öngörülen olumsuz gelişmelerin ışığında, konumundan ve eylemliliğinden kaynaklanan etkisini yansıtmamaktadır. Bu kayıp, yanılsama akımının oluşturduğu basınç, ehven-i şer mantığı ve krizin halkın durumunun daha kötüye gidişinin durdurulabileceği biçimde tekellerin iktidarı ve AB dahilinde yönetilebileceği acısız ve kolay bir yolunun olduğu yanılsaması altında vuku buldu. Aynı zamanda, Yunanistan’ın Avro Bölgesi’nden atılması konusunda korku ve korkutma söz konusuydu. Bahse konu kayıp, düzenin ideolojik-politik mekanizmalarının sistematik ve belaltı saldırılarının belirlediği koşullarda gerçekleşti. Esas amaç, halkın koşullarının kötüleştiği koşullarda emek hareketinin yükselmesini önlemek için KKE’nin zayıflatılmasıydı.
MK, bu basınca ve şantaja karşı durararak yeniden KKE’ye oy veren ve Parti’nin zayıflatılmasına karşı çağrısına kulak veren binlerce emekçiyi selamlar. MK, bu zor seçim savaşında kahramanca bir faaliyet sergileyen KNE’nin üyelerini selamlar ve takdirlerini ifade eder.
Yeni Demokrasi’nin (ND) oylarının onu birinci parti yapabilecek ve koalisyon kurmasına olanak tanıyacak düzeyde artışı. ND, halk ve emek düşmanıdır. ND, sermayenin karlılığının eski düzeyine gelmesi için krizin keskinleşmesinin yükünü emekçilere yüklemenin yollarını arayacaktır. ND, burjuvazi ve AB’ye “tek yol AB” hattını takip edeceğine dair gerekli tüm garantileri verdi. Gerçek şudur ki Samaras’ın söylediğinin aksine henüz dibe vurulmuş değil. Olası koalisyon hükümeti “tek yol AB” ve burjuvazinin krizi yönetme hattını takip edecektir.
Her ne kadar krizi yönetmeye dair niyeti hükümet programı ile açığa çıkmış olsa da ikinci seçim mücadelesinde SYRIZA’nın yükselişi. Bu programda, 6 Mayıs seçim programında, memorandumun ve borç anlaşmasının iptali, özelleştirmelerin durdurulması vs. konusunda radikal sözlerle ifade edilmiş sloganların hepsini bir kenara bıraktı. Netice itibariyle bu program krizin burjuva idaresi programına dönüştü. Program aynı zamanda bariz biçimde yabancı güçlerle uyumlu ilişkiler tutturmaya dönük bir yaklaşım da taşıyordu.
Halka dönük müthiş bir manipülasyon eşliğinde, bu program memorandumun AB ve Avro bölgesi ile karşı karşıya gelmeden gözden geçirilmesini isteyen halkçı güçler tarafından desteklendi.
Faşist Altın Şafak’ın seçimlerdeki gücünü artırarak meclisteki bir parti haline gelmesi. Kriz koşullarında, Altın Şafak, işçilerin ve halkın mücadelesini kırmak, faşizm ve komünizm arasında bir denklik kurmak ve netice itibariyle KKE’ye karşı girişilecek bir devlet müdahalesi için burjuva siyasi sistemin önemli bir silahını oluşturuyor.
Sonuç şudur: Bir bütün olarak seçim sonuçları, kriz dönemi boyunca gelişen sınıf belirlenimli radikalizmin, burjuva ideolojisi ve propagandasının yönlendirdiği, yükselen küçük burjuva radikalizminin varlığında kuşatılması eğilimini yansıtmıştır. Açıktır ki, yürütülen mücadele, kitleselleşememesinin ve mevcut koşulların gerektirdiği örgütlenmeyi ve politik doğrultuyu sağlayamamasının sonucu olarak radikalizmi derinleştirmeyi ve güçlendirmeyi başaramamıştır. Son tahlilde gelişen bütün olumlu eğilimler dar kapsamlı bir memorandum karşıtlığı, yoksulluk ve kitlesel işsizliğin arttığı koşullarda beklentilerin düşürülmesi tarafından etkilenmiştir.
Seçim sonucu sermaye sınıfının iki partili rotasyon sistemini yerine, çekirdeğinde merkez sağ ND’nin ve PASOK’un örgütlü kadrolarının büyük bir kısmını soğuran merkez sol SYRIZA’nın durduğu, iki kutuplu bir sistemle ikame etme planlarının güçlenmesini sağlamıştır. Sosyal demokrasiyi yeniden örgütleme planları kolaylaşmıştır. Sosyal demokrasi, burjuva sınıf için radikal bilinçliliğin “tek yol AB”ci uğurda aşınması, emek hareketinin kontrol altına alınması ve ona saldırılması için kullanışlı bir araç olduğunu kanıtlamıştı.
Merkez Komitesi bu defa KKE yerine başka partilere, özellikle de SYRIZA’ya oy vermeyi tercih edenleri, geriye dönük olarak bu tercihleri üzerine yeniden düşünmeye çağırmaktadır. KKE Merkez Komitesi genel anlamda emekçi halkı 6 Mayıs ile 17 Haziran arasında gerçekleşen, bu seçim mücadelesine özel ve eşi görülmemiş bazı özellikler atfeden, diktatörlük sonrası dönemde tecrübe etmediğimiz olaylar üzerinde sakin bir biçimde düşünmeye davet etmektedir. Bu unsurlar özellikle şunlardır:
a. AB Komisyonu’nun Almanya, Fransa, İtalya, IMF, ABD ve uluslararası medyadaki önde gelen şahsiyetler eliyle, seçim sürecine eşi görülmemiş bir düzeyde doğrudan, provokatif ve apaçık müdahalesi. Hepsi değişik tekel gruplarının çelişen çıkarlarını ifade ediyorlardı, buna mukabil, 6 Mayıs seçim kampanyasının merkezinde duran memorandumun ve borç anlaşmasının iptalinden vazgeçmeleri için dahi Yunan halkının gözünün korkutulmasına çalıştılar.
Her ne kadar son yıllarda Yunanistan’daki halk hareketi ciddi derecede yükselmiş ve Avrupa üzerinde derin etki yapmış olsa da sermaye iktidarına meydan okumak için gerekli doğrultu ve örgütlülüğe sahip değildi. Yunanistan’ın AB içinde tuttuğu yer küçük de olsa, Avro Bölgesi’ne tam angaje oluşu ve Avro Bölgesi’ndeki iktisadi gerilemenin eşlik ettiği derin ve uzun süreli kriz, Yunanistan’daki hareketin radikalleşmesini durdurup, uluslararası etkisini yitirmesini sağlamak için AB içinde ve dışındaki uluslararası ittifakların Yunanistan’a müdahalesini gerekli hale getirdi.
Bu çerçevede özellikle ND ve SYRIZA üzerine kurulmuş iki kutuplu bir sistem yaratmak yönünde sistematik bir çaba harcanmıştır. Ayrıca Haziran ayında yapılan Yunanistan seçimleri, keskinleşen kriz koşullarında Almanya, Fransa, İspanya ve İtalya arasındaki artan rekabete hizmet eden bir deney ve bir araç olarak işlev görmüştür. AB’nin kesinti tedbirlerine dönük tartışmalar 6 Mayıs’taki Yunanistan seçimleri ile başlamadı. Bu tartışma daha öncesinde AB-içi kapitalistler arası mücadelede, ABD ve özellikle Başkan Obama’nın buna dahil oluşu ile açığa çıkmıştı.
Yunanistan seçimleri ve gelişmeler bu güçler tarafından, 28-29 Haziran’da yapılacak AB Zirvesi, 18-19 Haziran’da yapılacak G7 ve G20 zirveleri öncesinde bir kaldıraç olarak kullanılmıştır. SYRIZA’nın Merkel’e karşı retoriği, memorandumun iptalinin Yunanistan’ı Avro Bölgesi’nin dışında bırakacağı ve belki AB’nin dağılmasına yol açacağını savunan diğer kesime karşı, Almanya’nın bazı rakipleri tarafından olduğu gibi ABD tarafından da kullanılmıştır.
b. SEV’in (Yunan İşletmeler Federasyonu) memorandum karşıtı SYRIZA ile koalisyon kurulması gerektiği yönündeki açıklaması. SYRIZA’ya bazı tekel gruplarının ve onların medyadaki kollarının, devlete ait radyo ve televizyon kanallarının verdiği açık destek.
c. PASOK’un özellikle de eski devlet işletmelerinde, bankalarda, kamu idaresinde bulunan geniş bir kadro toplamının yanı sıra seçim kampanyasının organize edilmesinde aktif rol oynayan diğer merkezi kadrolarının örgütlü bir şekilde SYRIZA’ya geçmesi ve böylece PASOK’un seçmen tabanının önemli bir kesiminin SYRIZA’ya aktarılması.
d. “Tek yol AB”ci tüm partilerin, Avrupa’da halihazırda esen olumlu bir değişim rüzgarına ve gerici reformların AB’nin tüm üye ülkelerinde ortak bir yöntemle uygulanabilmesini teminen diğer gerici çıktıların planlandığı gerçeğine rağmen memorandumun ve hatta Borç Anlaşmasının değiştirilmesinin Yunan halkı ve AB’nin geneli için bir rahatlama ve olumlu bir beklenti yaratabileceğine ilişkin ortak duruşu: Komisyon’nun süper yetkilerinin artırılması ve istikrarsızlığın ve merkezden uzaklaşan kuvvetlerin güçlenmesine ve hatta Avro Bölgesi’nin dağılmasına yol açacak çelişkilerin keskinleşmesi.
Son iki seçim dönemi, özellikle de 17 Haziran seçimleri, seçmenlerin daha önce görülmemiş düzeyde şantaj ve dezenformasyon yoluyla, burjuva yönetimini temsil eden bir hükümette yer almayacağını söylediği için partiye karşı girişilen saldırılarla manipüle edilmesine sahne oldu. Partiye yönelik saldırının hedefinde partinin stratejisi, krizin sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda yönetilmesine hizmet edecek bir hükümette yer almayı reddetmesi yer alıyordu.
Tekeller arasındaki rekabet ve bu rekabet içinde SYRIZA’dan faydalanılmasına yönelik niyet ile ilgili olarak perde arkasında neler yaşandığına dair seçimler sonrasında daha fazla kanıtın gündeme geleceği aşikardır.
B. Parti Çalışmalarına İlişkin Temel Değerlendirme
KKE’nin süreç içindeki gelişmelerle doğruluğu kanıtlanmış politik hattı ve öngörüleri, halkın mücadelesi için destek ve önemli bir yardımcı olacaktır. Halk, hedefine ulaşma fırsatına sahip olacaktır. Radikal solcu insanların da seçim sandığında KKE’yi desteklemesi, partinin, hareketi yeniden toparlaması ve yeni saldırıyı geri püskürtmesi için ne kadar önemli olduğu konusunda bazı sonuçlara ulaşma fırsatı sağlayacaktır.
KKE, var olan korkulara, kaderciliğe ve çeşitli tehditlere (Avro bölgesinden atılmaktan, bir hükümetin kurulamaması korkusuna kadar) ve SYRIZA tarafından sistematik bir biçimde beslenen yanılgılara karşı mücadele etti. Parti, halka krizin niteliğini ve krizden işçi sınıfının lehine bir çıkışın ön koşullarını, KKE’nin bir hükümete katılmasının şartlarını anlattı ki, bunlar AB’den çıkmayı, borçların tek taraflı olarak iptalini ve [üretim araçları mülkiyetinin] sosyalleştirilmesini, yani bir işçi sınıfı-halk iktidarını gerektiriyordu. KKE bu mücadeleyi seçimde bedel ödemek pahasına yürüttü.
Çünkü partinin krizi yönetmeye aday olan bir hükümete katılmak yönündeki baskı karşısında en ufak bir geri adım atması, emek hareketinin silahsızlandırılmasına, gerilemesine ve yenilmesine; tekellerin, AB ve NATO gibi emperyalist birliklerin siyasi hattına karşı güçlü bir toplumsal/siyasal ittifak oluşturulması çabasının sona ermesine neden olacaktı. Söz konusu adım, artan bir şekilde keskinleşen gündelik sorunlara ilişkin mücadelede halkın biraraya gelmesine ve işçi sınıfı iktidarına dair umuda ilişkin her çabayı boşa çıkaracaktı.
Hem programına hem de mücadelenin acil görevlerine dair kararlı karakterinin zararlı ve hatalı bir tavırla geri çekilmesinin talep edildiği bir durumda, pratikte, KKE kendini sözlerinin ve yaptıklarının tutarlılğını ve güvenilirliğini zedeleyen bir pozisyonda bulacaktı. Bu koşullar altında, Avrupa’da başka bir dizi komünist parti parlamentoda temsil edilmiyorken veya sosyal demokrat ve oportünist sol hareketler içerisine dağılmışken KKE’nin daha az seçmen kuvvetine kıyasla geniş bir siyasi etkiye sahip olarak ayakta kalması büyük önem taşımaktadır.
KKE’nin ilerlemenin iki yoluna dair ve sosyo-politik ittifakların gerekliliğine, işçi sınıfı iktidarı için mücadeleye, işçi sınıfı ve yoksul halk kesimleri ile olan bağların artırılması ve derinleştirilmesine ilişkin stratejisi, halkın dik durması ve onları bekleyen yeni tehlikeler tarafından parçalanmaması için halk içindeki etkinliğinin ana unsurudur.
KKE’nin bu ciddi baskı koşulları altında seçimdeki gücünde gerçekleşen bu büyük gerileme, yalnızca mevcut nesnel koşullar temelinde değerlendirilemez. Kuşkusuz, söz konusu gerileme, sadece parti tarafından değil, daha çok mevcut güçlerin karşılıklı ilişkisince belirlenen sınıf mücadelesinin gelişim seviyesinden etkilenmiştir.
MK ve partinin bütünü kapsamlı bir tartışma yürüterek, orta vadede partinin siyasi etkisine tesir eden öznel faktörleri ve seçim sonuçları üzerindeki etkisinden bağımsız olarak seçim döneminde ortaya çıkan öznel zayıflıkları ele almalıdır. Politik hattımızın gelişmeler tarafından doğruluğunun kanıtlandığı gerçeği bizi rahatlatmamalıdır. Her türlü koşulda ortaya çıkacak zorluğa nasıl karşılık vereceğimize ilişkin kıstasa göre partinin yeterlilik seviyesini kontrol etmek zorundayız.
Partinin 18. Kongresi ve kongrenin ardından alınan MK kararları, partinin mücadelenin gereksinimlerini ve taleplerini karşılama yeteneği üzerinde etkisi olan unsurların altını çizmiştir: Parti işçi sınıfı ve halk kitleleri içerisinde nasıl çalışıyor; işçi sınıfı içerisinde partiyi inşa etmek üzere, işyerlerinde ve sektörlerde, toplumsal ittifakı sağlamak için, gençlik ve kadın içerisinde nasıl işliyor… Bu aynı zamanda parti ve işçi sınıfı ile gençlik içerisindeki ideolojik, siyasal çalışmayla da bağlantılıdır.
Seçim mücadelesi, daha iyi incelenmesi gereken ve seçimler üzerinde belirli bir düzeyde etkisi olmuş yeni bakış açıları ilgili daha bütünlüklü sonuçlar sunabilir. Doğru stratejiye ve militanlığa sahip olmak yeterli değildir; görevlerimize ve hızlı bir biçimde gelişen olaylara tekabül eden mümkün olan en büyük beceriye nasıl ulaşacağımız konusunda daha dikkatli bir çalışma yapmaya ihtiyacımız bulunmaktadır. Politik rehberlik, örgütlenme, işçi sınıfı ve halk kitleleri içinde pratik olarak uyum ve etkinlik sorunlarına ilişkin olarak daha iddialı ve titiz olmak zorundayız.
Bu zayıflıklar, korku ve asıl olarak da yanılsama akımının engellemesinin zor olduğu kendine özgü seçim koşullarında sonuçlar üzerinde belirleyici bir rol oynamamış olabilir, ancak anılan zayıflıkların, daha önce karşılaşmadığımız yeni ve oldukça karmaşık görevler karşısında hazırlanma, hazır bulunma ve etkili olma üzerinde önemli bir rolü bulunmaktadır.
C. Partinin Yeni Görevleri
KKE, işçi sınıfı ve halkın radikal güçleriyle buluşmak için çabalayacak ve bunun için mücadele edecek; böylece halkın, kurmaya hazırlandıkları hükümetin siyasi iflasının faturasını yüklenmesine ve bu faturayı ödemesine karşı duracaktır. Umut kaybedilmemeli, halk yeni önlemleri durdurmak, kendi iktidarını kurmak için gerekli mevzilere ulaşmak için güç toplamalıdır. İşçi sınıfı, yoksul halk kesimi, gençlik ve kadınlar partinin ilgi odağı durumundadır.
KKE, halk düşmanı siyasi çizginin devam etmesinden duyulacak hayal kırıklığına karşı mücadele edecektir. KKE, kapitalist ekonomik krizin derinleştiği ve emperyalistler arası çelişkilerin keskinleştiği koşullarda parlemanter yanılsamaların çizdiği çerçeve içindeki gerici politik tablonun güçlendirilmesine karşı hakim durumdaki korku ve hayalkırıklığını engellemek için mücadeleye devam edecektir.
Umut ve militan bir duruş, radikalizm yolunu takip eden ve sol bir politik bakışa sahip herkes için kişisel sorumluluk meselesidir. İşçi sınıfının sorumluluğundaki bir konudur.
KKE’nin tarihsel sorumluluğu, halk aleyhine krizin yönetilmesi amacıyla kurulacak bir hükümete destek vermemektir.
KKE değerli bir tarihsel ve güncel deneyim birikimine, mücadeleyi hem hareketin ani bir yükselişe geçtiği hem de emek hareketinin gerilediği koşullara göre ayarlama becerisine ve direncine sahiptir. KKE acil talepler ile genel talepleri biraraya getirebilir, mücadeleci güçleri ortak bir siyasi amaç etrafında birleştirebilir.
a. KKE, belki de ABD seçimleri sonrası için hazırlanan Suriye ve İran’a karşı bir savaş için Yunanistan topraklarının kullanılmaması ve Yunanistan’ın böyle bir savaşa hiçbir şekilde katılmaması için halkla ve gençlikle birlikte mücadele edecektir.
b. Artık daha küçük bir parlamento grubuna sahip olan KKE, halkın kritik sorunlarına ilişkin kanun tasarıları ve değişiklik önerileri sunmaya devam edecektir. En başta sunulacak tekliflerden bir tanesi, bir önceki parlamento tarafından geçirilen memorandumun, Borç Anlaşmasının ve bunlarla ilgili bütün kanunların feshedilmesi olacaktır.
c. KKE, EOPYY’nin (Ulusal Sağlık Hizmetleri Örgütü) ve sosyal güvenlik fonlarının finansmanı, sağlık merkezleri ve hastanelerin işler hale getirilmesi, işsizlerin ve borçlu hane halklarının korunması, emekçi ailelerin ağır dolaylı ve dolaysız vergilerden muaf tutulması; gençliğin, kadınların, yaşlıların ve engellilerin keskinleşen sorunları gibi kesinlikle acil meselelerde emek hareketi ve müttefiklerinin örgütlenmesini doğrudan doğruya destekleyecektir. Kontrolsüz bir iflas ve yeni bir devalüasyon durumunda da parti, halkın acil ihtiyaçlarını karşılamasına yardımcı olacak her türlü halk inisiyatifini, dayanışmasını ve eylemini destekleyecektir.
d. KKE, 28-29 Haziran’da toplanacak AB zirvesinin kararlarına karşı bir eylem örgütleyecek, böylece [Avrupa] Komisyonunun süper yetkileri ile ilgili tartışma başlatılacaktır.
e. Merkez Komite, işçi ve emekçileri, küçük üreticileri ve yoksul çiftçileri, ikinci ve üçüncü düzey sendikal örgütlerdeki olumsuz güç dengesini değiştirmek üzere demokratik seçimler yoluyla derhal harekete geçmeye ve bugüne kadar sendikalara katılmamış milyonlarca işçiyi taban örgütlerinde faaliyete geçmeye çağırır.
MK, partinin üyelerini, dostlarını ve destekçilerini ve KNE’yi, hareketin içinde, işyerlerinde ve mahallerde, köylerde ve eğitim alanlarındaki etkinliğimize ilişkin öznel durumumuzun daha genel zafiyetlerini ve eksikliklerini irdelemek ve bunların üstesinden gelmek suretiyle hareketin yeniden toplanması için katkı koymaya çağırmaktadır. Hareket yeniden toparlanmaksızın ve daha güçlü bir sosyo-politik ittifak inşaa edilmeksizin halk herhangi bir şey elde edemez ve kendi köbeğini kesemez. Bu nedenle, seçim sonuçları bahane edilerek birçok düzeyde ve cephede partiye karşı yoğunlaşacak saldırı ile karşı karşıya gelebilirler.
e-mail:cpg@int.kke.gr