Yunanistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Aleka Papariga yapılan seçim sonuçlarıyla ilgili bir açıklama yaptı
Pazartesi, 7 Mayıs 2012
Seçim sonuçları, her anlamda, bildiğimiz siyaset sahnesinin yıkılışını, Yeni Demokrasi (ND) ve PASOK arasındaki iki partili dönüşümlü sistemin kesintiye uğradığını göstermektedir.
Yeni modellerle, ya yeni yüzlerden oluşan bir merkez sağ ile ya da merkezinde SYRIZA’nın olacağı yeni bir sosyal demokrasi çevresinde şekillenecek yeni bir siyaset sahnesi yaratılmaya çalışılacağı bir geçiş dönemine giriyoruz. Bunun amacı, işleri, halkın yararına olan gerçek bir altüst oluşa götürebilecek, yakınlaşan bir halk radikalizmini engellemektir. Tam da gerçek bir değişim dalgasının yaratılmasını engellemek amacıyla ister bu seçimlerle isterse yapılacak olan yeni seçimlerle, ya tüm partilerin katılımı ile kurulacak bir hükümet, ya bir ulusal birlik hükümeti ya da bir koalisyon oluşturmayı deneyecekler.
Hem hareketin içinde hem seçim mücadelesinde öncü savaşçılar olan partimizin üyelerinin, KNE’nin üyelerinin, dostlarımızın, destekçilerimizin, seçmenlerimizin, müttefiklerimizin tamamına mücadelenin en ön saflarında bulunma çağrısı yapıyoruz. Zira, toplu sözleşmeler, işsizlerin himayesi, sigorta fonlarının iflası, yahut halkın cebinden çalınacak önümüzdeki 14,5 milyon Avroluk yeni önlemler paketi gibi aciliyet arz eden meseleler mevcut. Zaman kaybedemeyiz. Halkımız zaman kaybetmemeli!
İşçi sınıfından ya da diğer halk sınıflarından olup, PASOK’a ve ND’ye oy verenlere işyerlerinde, okullarda ve emekçi mahallelerindeki bu mücadelede bizimle ve diğer mücadele edenlerle birlikte hareket etmeleri çağrısında bulunuyoruz. Bu kesimler mücadeleye yeni bir ivme ve kitlesellik kazandırmalılar.
Halka, siyasal sistemin önümüzdeki günlerde ve aylarda değiştirmeye çalışacağı maskelere kanmaması için çağrıda bulunuyoruz. Seçim sonuçları, sağın ve solun oylarını dağıtmak gibi olumlu bir netice ortaya çıkarmış olsa da, esas olarak halkın bilincindeki değişimlerle olgunlaşıyor ve olgunlaşacak, gerçek altüst oluşu mümkün kılacak bir hareket biçiminde olgunlaşacak. Bu hareket acil sorunlar konusunda KKE’nin siyasi önerilerine, emekçi halk iktidarına hiç de uzak ya da zıt bir konumda bulunmuyor.
Önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak şu tabloyu, büyük bir sorumluluk olarak görüyor, olumlu ve önemli buluyoruz: Tasarruf tedbirlerine karşı takındıkları tavırdan bağımsız biçimde Avrupa sevdalılarına, farklı kuvvetlerin birlik sevdalılarından oluşan bir toplama karşı tek başımıza halkın sorunlarına dokunan ve çıkarlarını karşılayan kendi alternatif siyasi programımızın hayata geçmesi için mücadele verdik. Biz, bu programı halk için teminat olarak görüyoruz ve elbette halkın mücadelesine yeni bir güç katacağını düşünüyoruz. Halka ve problemlerine karşı sorumluluğumuzun ve bunlar karşısında üzerimize düşen rolün büyüdüğünü hissediyoruz. İnanıyoruz ve eminiz ki halkın çıkarlarını savunma konusunda yeri doldurulamaz bir güç olmaya devam edeceğiz.
KKE’nin seçimlerden aldığı sonuçlara ilişkin olarak, tüm sonuçları ve seçmenlerin eğilimlerini ve bölgesel dağılımlarını içerecek bir araştırmayı da kapsayan bütünlüklü değerlendirmeyi elbette Merkez Komitesi sunmalıdır. Ancak şu an için diyebiliriz ki KKE tam manasıyla iki ucu keskin kılıç olan bir sürecin içinden geçti. Bir tarafta yer alan öfke, protesto, kızgınlık, tümüyle anlaşılabilir, ancak kör bir kızgınlık ve diğer yandan serapların yarattığı yanılsamalar. Şimdiye kadar gelen sonuçların gösterdiği gibi KKE’nin oylarında küçük bir artış var. Şurası açık ki daha büyük bir artış bekliyorduk. Ancak şunu söylemeliyim, Merkez Komitesi ve tüm parti, KKE’nin oylarının patlama yapacağı gibi bir yanılsama içinde değildi. Zira seçim sonuçları Parti’nin genel faaliyetinin, en çok da, yalnız militan bir halk hareketinin değil, kuvvetli bir çoğunluk dalgasının, bilinen ikilemlerden ya da yeniden canlanan yanılsamalardan kurtuluş dalgasının yaratılmasının bir fonksiyonudur.
KKE, seçimlerden önce seçim sonuçlarından çıkacak hükümet formüllerine karşı pozisyonunu açıkladı ve bunu yaparken hiç tereddüt etmedi. İster merkez sağ bir hükümet olsun, ister merkez sol, ister lanse edildiği gibi sol bir hükümet, ister milli birlik hükümeti, isterse şimdi tartışılmaya başlandığı üzere tüm partilerin katılımı ile kurulacak bir hükümet olsun... Şundan eminiz ki ne ND ne de PASOK bize bir koalisyon teklifi ile gelecekler. Aramızdaki derin farkları çok iyi biliyorlar. Ancak bir kez daha SYRIZA tarafından seçimler sonrasında yinelenen sol bir hükümet için birlikte hareket etme önerisini açıkça yanıtlamak istiyoruz. Herkes tarafından açıkça görünen meclis aritmetiğinin böyle bir olasılığı devre dışı bıraktığı gerçeğini gündeme getirmeden, net biçimde yanıt vereceğiz. SYRIZA’nın bu sayının yeter olduğunu, destek toplamaya çalıştığını ve tüm diğer partilerin vekillerinden oy aldığı zaman söz konusu sayının bir şekilde yeteceğini düşünüyor olma olasılığı çok yüksek. Pozisyonumuzu net bir biçimde tekrarlayayım: Böyle bir birlikteliğe “hayır” noktasında duruyoruz, ancak bu tavrımızın nedeni onlardan daha az oy aldığımızdan ötürü değil. Biz “hayır” yanıtımızı seçim sandığından çıkacak yüksek ya da düşük sonuca göre şekillendirmedik.
Duyduk ki SYRIZA lideri bizden bir randevu isteyecekmiş ve hükümetin birlikte çalışma programını açıklayacakları bu görüşmenin gizli bir görüşme olmasını istiyormuş. Mantıken, bir koalisyon teklifinde bulunanların seçim öncesinde, Haziran’da, Temmuz’da ya da olmadı yıl sonuna kadar, açık biçimde, kemer sıkma politikalarından kaynaklanan genel yakınmaların ötesinde somut sorunları konuşması gerekirdi. Ama eğer şimdi istiyor iseniz, şu ana kadar hazır olmanız gerekirdi. Tam olarak ne istiyorlar? Şimdiye kadar sağlayabilecekleri kimi para yardımları ya da ona benzer şeyler dışında bir şey duymadık.
Ancak bir hükümet, her ne bileşimde olursa olsun, eğer bir hükümetse tüm sorunlarla yüzleşmelidir. Sadece kemer sıkma politikalarından dert yanmak yetmez, halkın bu politikalar öncesinde de gasp edilen kazanımlarının -zira pek çok kazanım bu politikalardan önce gasp edildi- iade edilmesi gerekir. Bir hükümet tüm sorunlara yönelik çare önermelidir; örneğin söylendiği üzere yalnızca işsizlik yardımı yeterli değildir. İktisadi sorunları çözmelidir. İş çevrelerinin emekçilere karşı tavırlarına, önceki yıllardan devralınan özelleştirme kapsamındaki işletmeler listesine çözüm getirmelidir. Dış politika meselelerine, örneğin AB ne NATO’ya olan taahhütlere, ABD ile olan stratejik ortaklığa ilişkin söz söylemelidir. Sayfaları yırtıp, politika sonlandıran ve sadece önümüzdeki günlere ilişkin paket öneren bir hükümet olamaz.
KKE’nin böyle bir hükümet ile anlaşabilmesi için yalnızca küçük bir geriye çekilme, küçük bir dönüş yapması yetmez. KKE, kökten bir değişiklik yapmalıdır. Adeta takla atmalıdır. Hepsinden önemlisi halkın çıkarlarına ters düşen uzlaşmalara gitmelidir. Muhtemelen halk şu ya da bu partinin ideolojik netliği ile yakından ilgilenmiyordur. Ancak, halk, bir partinin tüm bu yıllar boyunca, kuruluşundan bu yana mücadelenin en ön safında olmasıyla, birkaç bakanlık koltuğu bu kalenin düşmesine müsade edilmemesi ile ilgilenmektedir. İşte böyle bir KKE’ye halkın ihtiyacı yok.
e-mail:cpg@int.kke.gr