Skip to content

Personal tools
You are here: Home » Haber » 2012 haber » KKE’ye güvenin. Size hiçbir koşulda ihanet etmeyecektir

KKE’ye güvenin. Size hiçbir koşulda ihanet etmeyecektir




...or watch video
03.05.2012

Yunanistan Komünist Partisi (KKE), dün Atina’da büyük bir miting gerçekleştirdi. Görkemli 1 Mayıs mitinginin hemen ertesi günü yapılan bu mitingde de yine büyük bir kalabalık Atina’da Ares Meydanı’nı ve meydana çıkan yolları doldurdu. Mitingde KKE Genel Sekreteri Aleka Papariga bir konuşma yaptı.

“İşçiler, yoksul kamu emekçileri, yoksul iş sahipleri, çiftçiler, bu zamana kadar grevlere ve sınıf hareketine kaıtlmamış olsanız bile, artık seçimlerde sınıf kriterine, siyasal sezgilerinize göre karar verebilirsiniz ve vermelisiniz.

(...)

“Tüm Avrupa liberal ve sosyal demokrat partileri, liberal ve sosyal demokratların işbirliğini, bunların genetiği bozulmuş sol ve komünist partilerle koalisyon hükümetini denedi. Fransa’daki ve İtalya’daki merkez-sol hükümetlerin, ne yazık ki içlerinde komünistler de mevcuttu, Yugoslavya’nın savaş, tehdit ve şantajla parçalanmasında aktif rol oynadıklarını biliyorsunuz.

Maastricht Anlaşması’ndan sonra -ki bu anlaşmaya tüm partiler destek verirken bunun tek istisnası KKE idi- tüm Avrupa’da halkların kazanımlarının gaspı başladı. Böyle bir anlaşmayı halkın göstermesi gereken, ama gösteremediği direnişin yokluğunda ve benzer şekilde sınıf hareketinin gerilediği, sosyalist ülkelerde kapitalist restorasyonun yaşandığı koşullarda geçirdiler. Bu zeminde, Avrupa Birliği’nin ve emperyalist savaşa ve halkların gasp edilmesine destek olan bir ülke olarak Yunanistan’ın yarattığı göç sorunu bahanesini öne süren Hitler ve faşizm sevdası içinde olan partiler ortaya çıktı. AB bu partilerin oluşmasında da faşizm ve komünizmi denklemeye çalışarak üzerine düşen rolü oynadı. Sadece tam manasıyla güçlenmiş radikal, devrimci bir işçi hareketi müttefikleri ile birlikte faşistleri ve faşist fikirleri marjinalleştirebilir. (...)

Sizin hepinize sesleniyoruz: Çıkarlarınız, tekellerin çıkarları ile bir değildir. Seçimlerde KKE’yi güçlendirerek umudu yeniden bulmayı deneyin. Güçlü KKE, güçlü halktır. KKE tek başına, daha ufukta bu fırtınanın bulutları dahi görünmemişken ve diğer partiler kendilerini refah ve güvenle AB’ye yamamışken olacakları öngördü ve sizi uyardı.”

Önümüzde kritik mücadeleler var

“Her gün, emekçi halk, işsizler, emekliler Yeni Demokrasi (ND) ve Panhelenik Sosyalist Hareket’ten (PaSoK) şunu dinliyor: Bu seçimler cuntanın yıkılışından sonraki en kritik seçimler.

Başka partilerden şunu duyorsunuz: Şimdi IMF-karşıtı bir hükümet kurma şansı elde edildi, AB koridorlarında müzakere edecek sol bir hükümet.

Halk en kritik mücadelelerini henüz vermiş durumda değil. Bu mücadeleler bizi bekliyor. Fakat, seçim mücadelesi kaybedilmiş bir mücadele olmak zorunda değil. Zira yeni önlemleri içinde barındıran fırtına kapımızın önünde. Halkın boyunun ölçüsünü alacaklar, halkın daha fazla basıncı kaldırıp kaldıramayacağını ölçecekler. Hemen önümüzdeki günlerde, önümüzdeki aylarda haklara sahip çıkılmalı ve karşı saldırı örgütlenmeli. Israr ediyoruz. Yarım hakikat, en büyük yalandır.

Diyelim ki, SYRIZA’nın söylediği gibi, sözde IMF-karşıtı bir hükümet kuruldu. Yani buzdağının görünen kısmı ile uğraşacak ve üstelik aynı buzdağı ile uğraşamayacak oportünist bağlarla kurulmuş bir hükümet... Halk korkunç bir deneyim yaşayacak. En kritik birkaç gün, ellerini bağlayıp bekleyecek acaba başbakan hangi vaatlerle Brüksel’den ya da Vaşington’dan dönecek diye. Güya bu ziyaretler kredi taksitlerinin sayısını bir iki sene uzatacak...

Bekleyiş, ileri sıçramanın gerekli olduğu kritik bir dönemde sınıf hareketini birkaç basamak geriletecek olan benzeri görülmemiş bir hayalkırıklığına, kör bir öfkeye hızlıca dönüştürecek. Bu farklı yüzlü hükümet, daha önce gördüklerimizden kesinlikle daha az tehlikeli olmayacak.

Eminiz ki 1990-1992’deki olayların kaldırdığı toz duman içinde bizim yolumuzdan ayrılan komünistler ve solcular ne demek istediğimizi aramızdaki ayrılıklara rağmen çok iyi anlıyorlar. Bir komünist partisi, radikal sol bir parti için bir hükümete girmenin ne demek olduğunu çok iyi anlıyorlar. Sol Cephe’den Olant’ın kan naklinde bulunduğu Fransa örneği ne Fransız halkını ne de Avrupa halklarını kurtaracak.

Oluşacak meclis, her türlü ihtimali göz önünde tutarak söylüyorum, sürprizlerle dolu olacak. Sürprizlerin sizi yolunuzdan döndürmsine izin vermeyin. Vekillerin bir partiden diğerine geçişine, yeni partilerin oluşmasına ve hepsinin birlikte çürük siyasi sistemi reforme edeceğiz gibi boş laflarla oynadıkları oyunlara kanmayın. Kapitalist sistemin kirli çamaşırlarını temizleyecek bu çamaşır makinesine izin vermeyin.

KKE’ye yaptıkları koalisyon hükümeti teklifi bir blöftü. Oylarınızı ve umutlarınızı çalmak için seçimlerden önce verilmiş boş bir güvenceydi.

Şimdi sosyal demokrasi eskisi gibi blöf yapamadığı için yerine kıymetli bir veliaht buldular: Yenilenen ve kendi geçmişinden pişman sol...

“Tam bir kara cahil”

(...)

Seçimlere birkaç gün kalmışken, şimdilik kendi fantazilerinde başbakan olanlar Yunanistan’da olumlu değişiklikler olması, anlaşmaların geri döndürülebilmesi için tüm diğer Avrupa Birliği üyesi ülkelerde değişiklikler olmalı, her yerde sol iktidara gelmelidir demeye başladılar.

Biz bu oyunu oynamıyoruz. Çünkü halkın umutlarını öldürmek istemiyoruz.

Bunlar halka olan güvenlerini kaybettilerse de biz bu umudu asla kaybetmiyoruz. Emekçi halk, yeniden ayağa kalkacak, bugün mücadeleye uzak duranlar ve mücadeleden korkanlar en ön safta olacak.

Yanya’da konuşurken SYRIZA lideri, KKE’nin üyeleri ve dostlarına 7 Mayıs’ta Parti’nin kongre süreçleri doğrultusunda almış olduğu kararları tersine çevirmeleri yönünde çağrıda bulunarak oportunizmin tüm sınırlarını aştı. 1968’den bu yana, ama özellikle 1991-92’den bu yana rövanş almak için bekliyorlar. KKE’nin yapısını bozmak ya da hepten yok etmek için... Böylece hem hareket içindeki hem koalisyon hükümetleri biçimindeki halk düşmanı işbirliklerinin ittifaklar için elleri rahatlayacak.

IMF anlaşmalarını kaldırmak için ellerinin serbest kalmasını istediklerini söylüyorlar. Bir diğeri IMF ile müzakereden bahsediyor. Bir tanesi sol hükümetten bahsediyor, diğeri IMF-karşıtı bir hükümetten, ki tüm bu yollar oportünist ve tehlikeli birlikteliklere çıkıyor. İçlerinden biri borçları tanımadığınıı söylüyor, bir diğeri borçların ne kadarının kabul edilir olacağını saptayacakları sonu görünmeyen müzakere süreçlerinden bahsediyor. Ölme eşşeğim ölme yaz gelince taze yonca yersin.

Şöyle yanıtlıyoruz:

Eğer Parti’nin üyelerinin fikirlerinin, doğrultularının olmadığını, bu üyelerin ne yaptığını ve ne yapıyor olduğunu bilmez, oportunizmi ve sınıf uzlaşmacılığını ayırt edemez noktada bulunduğunuı sanıyorsanız, siz tam bir kara cahilsiniz.”

(...)

“Sermaye karşısında ne yapacaklar?”

Tüm partiler, ND’den SYRİZA’ya değin, mücadelenin sadece tek bir düzeyde yürütülebileceğini savunuyorlar: AB organlarında, Avrupa Merkez Bankası’nda ve IMF’de.

Biz de soruyoruz: Halkın düşmanları ve sömürücüleri yok mu? Kapitalist patronlar, tekeller, bankalar, armatörler, tüccarlar, kuvvetli arabulucu şirketler, toptan ve perakende işinde çalışan büyük zincir marketler yok mu? Büyük müteahhit ve taşeron firmalar, ithalatçılar yok mu?

Hangi hükümet, tüm bu sayılanlara, esnek çalışma koşullarının, açlık maaşlarının, işsizlik tehdidi ile teslim alınmış işçi ve emekçilere zorla imzalatılan kişisel iş sözleşmelerinin kaldırılmasının koşulunu dayatacak? Kim emeklilik fonlarında yapılan kesintilerin iadesini zorunlu hale getirecek?

Küçük üretici çiftçileri pahalı elektrikten, pahalı gübreden ve genel anlamda üretim gereçlerinden nasıl kurtarmayı garantiliyorsunuz? Mahsulünü satmasını, ona geçimini sağlayacak iyi bir gelir sağlamayı ve aynı zamanda emekçilerin, birer tüketici olarak, bu ürünleri pahalı almamasını nasıl garanti ediyorsunuz?

Bu soruları tüm partilere, özellikle de kamulaştırma konusunda lafı geveleyip duran sözde sola yöneltiyoruz: Yalnız kredi sözleşmeleri aracılığıyla değil, aynı zamanda ve esas olarak AB tarafından temel karar ve mecburi bir direktif olan Maastricht Anlaşması ile dayatıldığını söylediğimiz özelleştirilmesi zorunlu kamu kuruluşlarının olduğu listeyi yırtıp atacak mısınız?

(...)

Köleliğin büyümesi

“Tüm partiler ND’den SYRIZA’ya kadar “büyüme” sözcüğünü sihirli bir sözcük gibi her cümlelerinin başında kullanıyorlar, adeta ağızlarına sakız etmiş durumdalar.

ND ve PaSoK, dalga geçer gibi bizi iflastan “kurtardıklarını” söylüyorlar ve şimdi de sıranın yatırım yapılmasına geldiği sözünü veriyorlar. Büyüme başlayacak, “ekmek” büyüyecek, yani yeni iş sahaları oluşacak ve bu bölüşülecek. Belki hatırlıyorlardır ama bir kez de halkın krizden önceki bölüşümünü, PaSoK ve ND’den sendika başkanlarının imzaladıkları maaş artışını hatırlamaları gerekir: 77 sent. 1 Avro bile değil. Maaşların aylık 200-300 Avro’ya vardığı bir zamanda halka işte böyle zaferler vaat ediyorlar.

Bay Çipras’ın (SYRIZA lideri) sözleri tekellerin, holdinglerin kulaklarını okşuyor: Sağlıklı bir girişimcilik için onun partisi desteklenmeliymiş. Bunu daha önce de duymuş olabilir misiniz acaba? Mesela her gün aynı sözcüklerle? Bu sözler ND ve PaSoK’un ağzındaki sakızdır. “Sağlıklı girişimler” ifadesi tam da en büyük tekellere işaret ediyor. Bunun dışındaki küçük işletmelerin mezarını kazıyorlar.

Kapitalist yatırımcıların, hem Yunan hem de yabancılar, halk için kullanışlı, ucuz ve kaliteli üretim yapılacak yere değil, daha hızlı kar elde edecekleri yere yatırım yaptıklarını Yunan halkından saklıyorlar, elbette saklayabildikleri kadar. Yatırımlar, kalıcı işlerle değil dönemsel işçilikle, kölelik koşulları ile gelecek. İstihdam, işsizlikten çok daha az olacak. Yarım-iş, yarım-işsizlik ya da işsizlik pekişecek.

(...)

Birkaç gün önce SYRİZA’nın yöneticileri, bu soruları bir çuvala doldurup yanıtladıkları zaman devlet yatırımları yapılacağını söylediler. Yani tüm sanayi sektörlerinde kamu işletmeleri mi kuracaklar? AB ile karşı karşıya gelecekler mi? E, mecburen. O zaman neden AB ile mücadele ve AB’den çıkış için bir programları yok?

Yunanistan’da üretebileceğimiz ya da ithal ettiğimiz mallar “denizi” ile ne yapacaklar?

Diğer partilerin tamamının seçim-öncesi dönemde Yunan halkını ilgilendirmiyor, ekonomi ile ilgili değil, Yunan halkının çocuklarını ilgilendirmiyor diyerek değinmekten kaçındıkları oldukça önemli başka bir konuya gelelim: Suriye ve İran’a karşı bir savaş durumunda ne yapacaksınız?

Seçimlere birkaç gün kala tek başına hükümet kuracağını ya da hükümet içinde olacaklarını iddia eden tüm bu partiler şu anda gündemde olan ve seçimlerden hemen sonra da gündemin baş sırasına yerleşecek bu temel mesele karşısında sanki dillerini yuttular.

Hemen yanı başımızdaki bölgede -Balkanlarda, Doğu Akdeniz’de, Ortadoğu’da, Kuzey Afrika’da, Kafkaslar’da- tehlike çanları çalıyor. Enerji kaynakları açısından zengin bir bölgede, hammadde kaynaklarının Orta Asya’dan, Hazar Denizi’nden, Ortadoğu’dan batıya olduğu kadar Asya’nın hızla yükselen güçlerine (Çin ve Hindistan vs.) ulaştığı güzergahın geçiş noktasında sular ısınıyor.

En kuvvetli tekeller, emperyalist birlikler ve yükselen emperyalist güçler bu bölgede bir karşıtlıklar ve mücadele yumağı oluşturuyor.

Şunları talep ediyoruz:

Yunanistan’ın İran’a ve Suriye’ye karşı girişilecek her türlü emperyalist savaşa dahil olması engellenmelidir. Ülkenin doğrudan ya da dolaylı biçimde savaşa girişine neden olacak zorunlu anlaşmalar iptal edilmelidir.

(NATO Üssü olarak kullanılan) Suda Limanı kullandırılmamalıdır. Hemen şu anda kapatılmalıdır. Sınırlarımız dışında bulunan tüm Yunan kuvvetleri geri çekilmelidir. İsrail’le işbirliği içinde yapılan tüm askeri manevralar durdurulmalı ve tüm askeri anlaşmalar iptal edilmelidir.

KKE’nin İttifak Önerisi

Bizler kavgacıyız, militanız. Bizim hayallerimiz var ancak aynı zamanda çok net bir gerçeklik algımız var. KKE, gerçekçidir, Yunanistan içindeki güçler dengesi nasıldır çok iyi biliyor. Halkın kendi gücünü keşfetmesi, bizim bu noktada “emekçi halkın iktidarı”, zenginliğin kamulaştırılması, AB’den çıkılması, borçların tek taraflı iptali, tabandan başlayıp en üst noktaya kadar emekçi halkın kontrolü dediğimiz altüst oluş anlamında karşı-saldırıya geçmesi için çok sıkı bir çabaya ihtiyaç vardır.

Biz militanız ve hayallerimiz var. İşte bu nedenle gerçekçiyiz. Biliyoruz ki halkın büyük çoğunluğunun çıkarına olan böyle bir gelişme bir günde ya da bir gecede gerçekleşmeyecek. Hemen 6 Mayıs’taki seçimler vasıtasıyla olabileceği konusunda da yanılsamalar içinde değiliz. Emekçi halk iktidarı bugün için emekçi halkın mücadele gündeminde değilse de, daha kötüyü engelleyecek, üstünlüğü ele geçirecek ve nihayetinde zafere ulaşacak yegane ittifakı kuvvetlendirmenin tam zamanıdır.

Bizim ittifak önerimiz tepetaklak biçimde “üstten” başlamıyor. Yukarıdan kurgulanan ittifaklar, eğer ki en temel doğrulara yeterli ağırlık ve öncelik verilmezse, zarar görmeye açıktır. Bu en temel doğru da şudur: Tekellerle ve emperyalistlerin tercihleri ile çıkarları çelişen toplumsal güçlerin ittifakı. Bugün tohumları bulunan halk ittifakının tek bir adı vardır: Emekçi sınıfın kentlerde ve köylerde kendi işinin sahibi olan toplumsal kesim ile ittifakı.

Halk ittifakının işi gündelik sorunlar temelinde dün ve ondan önceki gün başladı. Zafer’in büyük gününü bekler durumda değiliz, fakat günümüz koşullarında irili ufaklı kazanımlar elde etmek için çalışıyoruz.

Toplumsal ittifak, halkın kendi meselesi olmalı. Fakat, KKE olmaksızın böyle bir ittifak kitleselliğini, sonuç alıcılığını, bir perspektif doğrultusunda sürekliliğini sağlayamaz.

(...)

KKE, halkı acil sorunları için mücadele etmeye, kendi deneyimlerine yaslanan kuvvetleri birleşmeye çağırıyor. Bu sayede, üretim sanayinde ve daha genel anlamda sanayide ve ticarette toplanmış olan üretim araçlarının kamulaştırılması çağrısında bulunuyor.

Enerji, telekomünikasyon, inşaat, taşımacılık ve madencilik gibi stratejik önemi bulunan sektörlerde devlet tekelleri oluşturulmalıdır. Toprak ve büyük kapitalist şirketler kamulaştırılmalıdır. Yeni üretim birlikleri, kooperatifler oluşturulmalıdır.

Üretim araçlarının kamulaştırılması ve küçük üreticilerin birleşmesi suretiyle yeni tipte üretim birliklerinin oluşması Yunanistan’ın bugün sahip olduğu ve henüz kullanmadığı kalkınma potensiyelini açığa çıkaracaktır. Sadece halkçı ekonomi, mümkün olan en yüksek karı elde etmek isteyen büyük tekellerin mücadelesi sonucu ortaya çıkmış bu jungle’a ve üretim anarşisine tam manasıyla son verebilir. Bu sayede, işsizlik ortadan kaldırılarak ülkenin emek gücünün toplamı kullanabilir ve bu doğrultuda harekete geçirebilir.

Yunanistan’da zenginlik ve kalkınma potansiyeli mevcuttur, ancak halktan uzaktadır, onu üreten halktan. (...)

“Bu şans kaçmamalı”

Şundan eminiz ki bizimle görüş ayrılığında olanlar bile bizim deneyimli bir parti olduğumuz gerçeğine itiraz etmeyecektir. KKE, deneyimli bir partidir ve her türlü koşula karşı mücadele etmesini bilir. Büyük bir avantajımız var. Zayıflık ve eksikliklerimizi biliyoruz. Daha iyi ve daha sonuç alıcı olabiliriz ve olmalıyız. Fakat, buna mukabil, her zaman ve özellikle bu kriz koşullarında yeri doldurulamaz ve değer biçilemez bir şeye sahibiz ve bunu koruyoruz. Bizi avuçlarının içine alamıyorlar. Bizi satın alamıyorlar. Bizi aptal yerine koyamıyorlar ve bizi korkutamıyorlar.

İşte Yunanistan’ın ihtiyaç duyduğu, halkın gereksindiği işte bu güçlü KKE’dir. Peki bizim katkımız ne olacaktır? Katkımız sadece genel olarak mücadeleci, kavgacı olmamız değil... Zaten bunun karşılığında bir şey bekliyorsak bize yuh olsun. Her ne yapıyorsak, bunu bilerek yapıyoruz. Bunu dedelerimizden, ninelerimizden, babalarımızdan öğrendik ve çocuklarımız da bizden öğreniyorlar. İstediğimiz, yapabileceğimiz ve bu ülkeye esas verebileceğimiz şey şudur: Biz halk uyanışını tetikleyecek, halk örgütlenmelerini ileri taşıyacak, hakın kitlesel mücadeleci inisiyatiflerinin gelişmesine itki verecek bir noktadayız. Bizim hakımızda hüküm verilecek yer orasıdır. Yalnızca kendimizin nasıl olduğu ile değil, buralardaki duruşumuzla değerlendirilmeliyiz.

Emin olun: Başka partilerin bizim söylediğimizi iddia ettiği gibi iktidarı yalnız başımıza devirip, iktidarı tek başımıza ele geçirip halk iktidarını kurmayacağız. İktidarı öncü halk ve öncü işçi sınıfı ve müttefikleri fethedecek. Ve şuna eminiz ki en ön safta biz olacağız. Bu harekete kan verenler biz olacağız, ancak iktidarı halk ele geçirecek. Emin olun.

Fakat günümüze, ertesi güne gelecek olursak... Yakında gerçekleşecek olan seçim mücadelesi, hiçbir zaman demedik ki son ve en büyük mücadele bu olacak, kritik bir anlama sahip, eğer halka bir şey kalırsa tabii, sonra ertesi gün halk bir fırtına ile, yeni ve gelmekte olan en kuvvetli savaşa karşı karşıya kalacak. Fakat seçimlerden güçlü çıkacak bir KKE ve yanılsama ve hayallerden kurtulmuş bir halk ile bu yeni savaşta en kuvvetli direnişi sergileyeceğiz, karşı saldırıya geçeceğiz.

KKE’ye güvenin. Size hiçbir koşulda ihanet etmeyecektir. Sizi temin ediyoruz. Biz hiçbir koşulda tek öncü ve militan olarak kalmayı istemiyoruz. KNE üyeleri bunu çok iyi bilirler deneyimli partimizden aldıkları eğitimlerinde, zira ilk dersleri şudur: Fedakarlık etmek noktasında ve özverililikte birinci olacaksınız. İşte korunması gereken, tehlikelerden sakınılması, kaybedilmemesi ve edinilmesi gereken esas meziyet budur. Çünkü kimse annesinin karnından bilge, uyanık, militan ve özverili olarak doğmuyor.

Hislerden bahsetmiyoruz. Gündelik pratikte halkın komünistlerden, KNE’lilerden, dostlarımızdan, KKE ile birlikte yürüyenlerden öğrendiği bir deneyimden bahsediyoruz. Ve bu deneyim, bireylerin ötesinde, lafların ötesinde, kişisel zaafiyetlerin ötesinde tek bir şey gösteriyor: Son 20 yılda istikrarlı bir KKE olmasaydı, halk mücadelede elde ettliği bu kazanımları da elde edememiş olacaktı.

Sandıkta güçlü KKE. Halkla beraber belimizi doğrultup ayağa kalkalım. Eğer biz daha güçlü olursak, yaklaşmakta olan saldırı altında halkın omurgası daha güçlü olacak. Ülkeye giydirecekleri elbise biçildi. AB koridorlarındaki hiçbir müzakereci, ister sağ olsun -bu terminolojiyi kullanacak olursak- ister sol halk için elleri dolu dönemeyecek. Çok daha fazla önlem ile dönecek. Bu nedenle ileri doğru hamle yapmalıyız. Gerilememeliyiz. Yunanistan’a ve Avrupa’nın diğer ülkelerine gelmekte olan kökten değişimi ve iktidarların devrilmesini mümkün hale getirmek için!


e-mail:cpg@int.kke.gr
Haber


 
 

Anasayfa | Haber | KKE hakkında | Fotoğraflar / Videolar / Müzik | Red Links | Kişiler


Yunanistan Komünist Partisi - Merkez komitesi
145 leof.Irakliou, Gr-14231 Atina tel:(+30) 210 2592111 - faks:(+30) 210 2592298
http://trold.kke.gr - e-mail: cpg@int.kke.gr

Powered by Plone